AHMET KARAASLAN'DAN ŞİİRLER


 

GÖMÜRGEN (1)
 
Oğuz Han atamız, Bozok kolumuz.
Bayat boyumuzdur, Kayı dalımız.
Alka, Karaevli... birdir soyumuz,
Dört bir yana uzar dalın Gömürgen.
 
Tanrı Dağ’dan doğmuş bizim günümüz,
Anadolu çekmiş, dönmüş yönümüz.
Nakış nakış, renkli renkli yünümüz
Ününe ün katar halın Gömürgen.
 
Şifa verir Hızır Dağ’ın uykusu,
Çevreyi doldurur kekik kokusu.
Serin yaylamızın temiz havası,
Burcu burcu kokar gülün Gömürgen.
 
Karaçalımızın sarı çiçeği,
Yeşillenir tarlaların göceği.
Daldan dala arıları, böceği,
Süzülür petekten balın Gömürgen.
 
Yeni Yoğurt, senin ünlü şenliğin.
Daha bozulmamış tören, benliğin.
Anasıyla otlar, gezer emliğin;
Ovada alınır dölün Gömürgen.
 
Şair yazsın, âşık çalsın... şen olsun
Bağın, bahçen, tarlan, yaylan gül dolsun.
Hızır Dağı, kekiklerin bol olsun
Otlasın yaylanda malın Gömürgen.
 
Yiğit evlatların, cömert toprağın
Dalda kıpır kıpır yeşil yaprağın.
Gaziyle, şehitle doludur bağrın
Türkmenoğlu kulun olsun Gömürgen.
 
NASIL METHEDEYİM?..
 
Bayat Boyu’ndansın, Osmanlı emmin
Bulunmaz çevrede benzerin, dengin.
Türkmenlerin hası, kültürü zengin...
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Hızır Dağ üstünde baş tacı yayla,
Taze bir ün aldın Yeni Yoğurtla.
Dünyalar tanısın seni bu adla.
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Bir yanın kar yüklü, bir yanın bulut.
Bu Hızır Dağı’ndan kesilmez umut.
Türkiye içinde sanki bir anıt,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Töreler, âdetler, kültür, benliği
Yeni Yoğurt Gömürgen’in şenliği.
Nakış nakış kilimde güzelliği,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Bin bir çeşit çiçek bayırın, deren
Misafir ağırlar şölenin, tören
Kültürüyle çevresine ders veren,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Şifalı suyun var, kar ile buzun
Yaylaya çıkıyor gelinin, kızın.
Kışın soğuk ama çok tatlı yazın,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Kayseri’yi besler sütün kaymakla,
Tükenir mi nimetlerin saymakla!
Herkes seni gösteriyor parmakla,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Maharetli evlatların çalışır.
Birbirinin dertlerini bölüşür.
Gök-Mey-Der’e toplanarak buluşur,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
Gazeteler yazar, Tv.’ler söyler.
Sana imreniyor hep komşu köyler.
Vallah Türkmenoğlu doğruyu söyler,
Nasıl methedeyim seni Gömürgen?
 
12/06/1994 -Kayseri
 

VAR
 
Dağı var, yaylası var.
Mis gibi havası var.
Gömürgen’in içinde,
Türkmenlerin hası var.
 
Bahçesi var, bağı var,
Yoğurdu ve yağı var.
Gömürgen’in yaylası,
Bir de Hızır Dağı var.
 
Bozoklar’dan soyu var,
Bayatlar’dan boyu var.
Bu dünyada bir tane,
Bir Gömürgen Köyü var.
 
Süt sende, süt sende
Yoğurt, kaymak, süt sende.
Yeni Yoğurt Bayramı,
Yaparız Gömürgen’de.
 
Kuzu benim, kuzu benim
Melerim kuzu benim.
Türkiye’nin mayası,
Türkmen’in özü benim.
 
Kuzu benim kuzu benim.
Sen koyun kuzu benim.
Türkmenlerin yatağı,
Ah şirin Gömürgen’im!..
1996 - Gömürgen
 
İSTERİM
 
Yaylamın yolları kaya,
Geçit vermez ala taya.
Valim beklerim yaylaya,
Yolumu da düz isterim.
 
Beş yüz yıllık bedenimden,
Parçamı çaldılar benden!
Anlayan yok mu hâlimden?
Adaletten hız isterim.
 
Elli bine yakın koyun,
O kadar da kuzu sayın.
Hepsine yetmiyor suyum,
Sulakları tez isterim.
 
Üç bin kuzum oldu telef,
Sözlerimde yoktur hilaf.
Yonca, arpa, susuz yulaf...
Sulamaya yaz isterim.
 
Yedi yüz koyunum öldü,
Kimler duydu, kimler bildi?
Demeyiniz “Söylenmedi”,
Baytarımı tez isterim.
 
Örnek kilimlerim vardı,
Nakış nakış dokurlardı...
Hani kaç tanesi kaldı?
Tezgâhlara diz isterim.
 
Habib Karaaslan vardı,
Yaylama türkü yazardı.
Eski kuşak hep tanırdı,
Kitabını yaz isterim.
 
Tarih gizli her bir yerim,
Kimler yaşadı bilirim.
Nice sırları söylerim,
İnanmazsan kaz isterim.
 
Kültürümü ettim kayıp,
Sahip olmayana ayıp!
Yekinin “Ya Allah” deyip,
Tembelliği boz isterim.
 
Türkmenoğlu dinler derdi,
Gizli gerçekleri gördü.
Duyurmaya da söz verdi,
Ben çalmaya saz isterim.
 
28/05/1997-Gömürgen 
 
HIZIR DAĞI
 
Havasına, suyuna hasret kaldığım
Anam gibi sevip aziz bildiğim.
Görmek için uzaklardan geldiğim,
Çıkaydım başına ey Hızır Dağı.
 
Serin havasını çeksem içime,
Doyamadım yaylarda göçüne.
Karadağ’dan Göğdahar’ın içine,
Al beni döşüne ey Hızır Dağı.
 
Yeşillenmiş belki şimdi yazılar,
Senden ayrılmışım yürek sızılar.
Yaylanda dolaşır gelinler, kızlar?
Rastlanmaz eşine ey Hızır Dağı...
 
Nisan-1973-Gökçeada
 
HOŞ GELDİNİZ
 
Uzaktan, yakından şölenimize
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
Şerefler bahşedip törenimize,
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
Sayın kaymakamım sayın büyüğüm,
Parti başkanları sizi de deyim.
Akkışla, Kululu, Gömürgen Köyüm,
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
Hocalar, âşıklar, yaren, yandaşlar...
Komutanım, subay, er ve erbaşlar.
Emmi, dayılarım, bacı gardaşlar...
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
Birliğin, dirliğin mayası tutsun,
Sevgimiz, saygımız çoğalıp artsın.
Soylu gençler, geleceğe umutsun.
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
Yeni Yoğurt Bayramımız ne de hoş,
Çekilsin program, geçilmesin boş.
Erciyes Tv’ den muhabir gardaş,
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
İsmi sayılmayan küsmeye bize,
Saygı, sevgi, hürmet sunarım size.
Yine bekliyoruz gelecek yaza,
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
Türkmenoğlu gerçek söyler sözleri,
Gençlere bak ateş gibi gözleri.
Muhabbetle kucaklarız sizleri,
Hoş geldiniz hoş geldiniz merhaba.
 
29 Mayıs 1994 Gömürgen Kasabası 1.Türkmen Şöleni Yeni Yoğurt Bayramı için yazıldı.
 
 
AH O YILLAR...
 
Anam beni tarla başında doğurmuş.
O günde vurmuş Güneş beynime.
Ağzıma, gözüme... topraklar dolmuş,
Diken batmış ellerime.
 
Bana hasret tozlu yollar,
Aradan geçmiş seneler,
Köyde büyürse oğullar,
Koyun güder, çift sürerler.
 
Yıllar geçmiş büyümüşüm,
Düşmüşüm tozlu yollara.
Çift sürmüş, koyun gütmüşüm;
Gidip tarlaya, dağlara.
 
Yaylaları yaylayarak,
Soğuk suları içmişim.
Ağıtlarla ağlayarak,
Kaval sesi dinlemişim.
 
Aslı-Kerem, Sürmeli Bey...
Ferhat-Şirin, Yaralı Mahmutlar,
Ne duyguydu hey babam hey!
O gün gerçekti masallar...
 
Yıldızları seyrederek,
Gece dağda kaval çaldım.
Kurtlara kuzu vererek,
Bazen de uykusuz kaldım.
 
Yazlar güzel geçerdi de,
Kış çetindi, kış yamandı.
Dolak olurdu dizimde,
Baş kabak, ayak yalındı.
 
Yanardık sıcak tarlada,
Yoktu bir ağaç gölgesi.
Ter boğardı o havada,
Hoş gelirdi suyun sesi.
 
Eller nasır, yüzler yanık
Çatlak vardı ayaklarda.
“Krem yağıyla yağlardık...”
Vadi olur topuklar da...
 
Yokluk içinde yüzerdik,
Ama mutluyduk her zaman.
Ne stres, ne hastalık bilirdik;
Çalışmaktan, çalışmaktan...
 
Ah çocukluğum, çocukluğum!
Geri gelmeyecek yıllar.
Rüyalarımda bulduğum,
Oyuncaklar, oyuncaklar...
                        1973 – Gökçeada


HAYATIM

Başımdan geçenler sığmaz kitaba,
Neler geldi, neler geçti arkadaş.
Evimden ayrıyım, ana ve baba...
Hasretlik bağrımı deldi arkadaş!
 
Beş-on kuruş almak emelim, arzum
Ne karaymış meğer talihim, yazım!
Romatizma kapmış ayağım, dizim...
Felek bizi derde saldı arkadaş.
 
Daha çocuk yaşta düştüm gurbete,
Doyamadım akranımla sohbete.
Yürek mi dayanır böyle hasrete!..
Bu ayrılık bize züldü arkadaş.
 
Beş-altı yaşımda geçim derdinden,
Ayrı düştüm vatanımdan, yurdumdan.
Beklerim gelen yok dağlar ardından,
Umutlar açmadan soldu arkadaş.
 
Geceleri uyku tutmaz gözümü,
Dağlamışlar benliğimi, özümü.
Küçük diye dinlemezler sözümü,
Gözümün yaşları seldi arkadaş.
 
En yakın arkadaş koyun, kuzular
Anayı, babayı gönül arzular.
Mesken olmuş yaban eller, yazılar...
Sıla içimizde öldü arkadaş.
 
Döşeğim topraktır, yorganım otlar.
Bazen de üstümü örter bulutlar...
Karanlık basınca ulurdu kurtlar.
Kaderim ne zaman güldü arkadaş!..
 
Ses verir soruma dağlar, kayalar.
Ekmek derdi beni burda oyalar.
Burnuma tütüyor bizim yaylalar...
Gurbet bizi esir aldı arkadaş!
 
Gözlerim ufuktan tanıdık bekler.
Beklemekle bitmiyor ki çileler.
O zaman başıma yıkılır gökler,
Kavuşmak ahrete kaldı arkadaş...
 
 
ÇOCUKLUĞUM
 
Hayal, rüya gibi aklımda dünler
Oyun oynamaya doyamadığım.
Çocukluk anımın geçtiği yerler,
Çiçeğin dermeye kıyamadığım.
 
Buz gibi suyumuz çıkar topraktan,
Yatarak içerdim suyu pınardan.
Tırmanır atlardım o kayalardan...
Nasıl geçti günler sayamadığım.
 
Keklik kovalardım o dağlarında,
Koyunun güderdim yaylalarında.
Ekinin biçerdim tarlalarında,
Şimdi o günleri bulamadığım.
 
Melerdi koyunla, kuzu bayırda
Bin bir renkli çiçek açar çayırda.
Yorulunca gölgelerde uyurda,
Tatlı uykusuna doyamadığım.
 
Çağlardı dereden gürleyip sular,
Taşları kaplardı yeşil yosunlar.
Kişneyip geçerdi yanımdan atlar,
Başka yerde sesin duyamadığım.
 
1971 – Ankara
 
 
ÖZLEM
Horoz sesiyle kalkmayı,
Kırlara doğru çıkmayı,
Dağda bir ateş yakmayı,
Bir özledim bir özledim!
 
Yağmurunu, rüzgârını
Dağlarındaki karını,
Yollarının çamurunu,
Bir özledim bir özledim!
 
Kırda mantar toplamayı,
Kayalardan atlamayı,
Çiçekten demet yapmayı,
Bir özledim bir özledim!
 
Tırpanla ekin biçmeyi,
Çambardaktan su içmeyi,
Yazın yaylaya göçmeyi,
Bir özledim bir özledim!
 
Öküz ile çift sürmeyi,
İmeceyle iş görmeyi,
Harmana sap getirmeyi,
Bir özledim bir özledim!
 
Geceler damda yatmayı,
Ay’ı, Yıldıza katmayı
Güneş’e el uzatmayı,
Bir özledim bir özledim!
 
Dağda koyun otlatmayı,
Bağdan meyve toplamayı,
Göletlerde oynamayı,
Bir özledim bir özledim!
 
Atları tımar etmeyi,
Hayvanlara yem vermeyi,
Geçmiş yıllara dönmeyi,
Bir özledim bir özledim!
 
23/08/2005 TALAS
 
 
 

 
Facebook beğen
 
 
Siz 144778 ziyaretçiziyaretçimizsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol