HABİB KARAASLAN'DAN ŞİİRLER

 

GÖMÜRGEN KÖYÜ
Yaz gelip de bağlar çiçek açınca,
Dallarında cici kuşlar şakıyor.
Koyunlar kuzlayıp, kuzu melerken
Genç-ihtiyar yaylamıza çıkıyor.
 
Uyanırız koyun-kuzu melerken,
Yaylaya gideriz her sabah erken.
Gesi bağlarını seyran ederken,
Şimdi âlem bizim bağa bakıyor.
 
Kuzuların katası var, ağı var
“Hınzır Dağı” derler yüksek dağı var.
Gömürgen’in yaylası var, bağı var.
Bahçesinde bin bir çiçek kokuyor.
 
Bahar gelse bahçemize girseniz,
Köyümüzden bana haber verseniz.
Bir mektep yapılmış gidip görseniz!
Yakın köyler bütün bizde okuyor.
 
Çoban kaval çalar, çocuklar dinler.
Onun gür sesiyle kayalar inler.
Dilber kızlar ile taze gelinler
Bizim için halı, kilim dokuyor.
 
Evvelinde ben de ora konardım
Bir güzelin aşkı ile yanardım.
Yaylamızın suyun içip kanardım,
Sıcak sular yüreğimi yakıyor.
 
Haylazlar gündüzden yatar uykuya.
Çiftçiler katlanmaz bu kötü huya,
Çobanlar davarın çekerler suya,
Yamaçlarda zil sesleri şakıyor.
 
Der Habib Karaaslan: Ekin biçene,
Herkes heves eder dağa göçene.
Sularımız şifa verir içine,
Yaylamızdan buzlu sular akıyor.


DEĞİL Mİ?
Gece-gündüz ateşine yandığım
Benim yârim yayla gülü değil mi?
Ölenece böyle kalır sandığım,
Yorgun gönlüm şimdi ölü değil mi?
 
Yollar kardır haber çıkmaz sıladan,
Vazgeçmişim soğuk sulu yayladan.
On bir yıldır nazlım göçmüş dünyadan!
Geçen günüm hayal dolu değil mi?
 
Aşkın şarabını boş yere içen,
Güzeller peşinde yaylaya göçen,
Anadan, babadan, sıladan geçen...
Onda akıl kalmaz deli değil mi?
 
Der Habib Karaaslan: Tüter bacası.
Seçilmiyor genci ile kocası.
Benim babam Gömürgen’in hocası,
Kendi hafız, ismi Ali değil mi?

YAYLADA
Engin ovalarda eğlemen beni
Sevdiğim yolumu gözler yaylada
Ağ eline al kınalar yakarak
Çıkar Taşkuyu’ yu yazlar yaylada.
 
Bünyan Kazâsı’nın Gömürgen Köyü
Ele kötü ise bana pek iyi
“Benim de gurbette yârim var” deyi
O da sevdiğini özler yaylada.
 
On gün kaldı bizim evler göçmeye
Bir senem var yâr yolundan geçmeye
Karadağ’dan kar getirip içmeye
Üşümüş elleri sızlar yaylada.
 
Dağ, taş, dere, tepe demez yürürsün
Sevdiğime benden haber verirsin
Çık Hınzır Dağı’na bak ne görürsün?
Dünya güzelleri kızlar yaylada.
 
Sözüm geçmez güzellerin destine,
Eller düşmüş yârim almak kastine
Kölenler yapıldı ağıl üstüne
Karabaş koyunlar kuzlar yaylada.
 
Der Habib Karaaslan: Köye varayım
Sevdiğimi ben sineme sarayım
Bahar geldi nasıl ayrı durayım
Ben düştüm gurbete, sizler yaylada.
 
GÖMÜRGEN’İ- SILAYI ZİYARET
Ey şirin köy, neden gülmen yüzüme?
Bağrında yaşayan ben değil miydim!
Otuz yıldır kulak verdim sözüne,
Senin öz evladın ben değil miydim?
 
Kısmet böyle bizi uzağa atan,
Ses versin, sağılsın toprakta yatan.
Yamaçlarda koyun-kuzu otlatan,
Tarlanda çift süren ben değil miydim?
 
İhtiyar olanlar bükmüş belleri,
Türkü söyler güzellerin dilleri.
Saatlerce uzun süren yolları
Yürüyüp kestiren ben değil miydim?
 
Bütün pınarlardan suların içip,
Uykusuz kalarak kendinden geçip,
Sıtma tutaraktan ekinin biçip,
Harmana getiren ben değil miydim?
 
Büyük-küçük herkes kendi işinde,
Ayva, turunç çiçek açmış döşünde.
Bir vefasız sevgilinin peşinde
Yıllarca dolaşan ben değil miyim?
 
Kazmayı alıp da kütüğü yaran,
Odun şeleğini sırtta çıkaran,
Boz kangal toplayıp kağnıya saran,
Dama otluk kuran ben değil miydim?
 
Kim görürdü bu nasırlı elleri!
Toprağına feda idi serleri.
Sırımlı çarıkla kıraç yerleri
Söküp tarla yapan ben değil miydim?
 
Hava almak için dağına çıkan,
Karadağ’dan Uzunyayla’ ya bakan
Güllerin toplayıp başına takan,
Taşına yaslanan ben değil miydim?
 
Genç yaşımda tutulmuştum bir derde,
Her türlü hastalık var idi serde...
Kıtlık gelir un, ekmek yok evlerde!..
Açlıkla çırpınan ben değil miydim?
 
Der Habib Karaaslan: Yine atmadım.
Gömürgen’ in derdine dert katmadım.
On beş yıldır suyun, havan yutmadım...
Sana hasret kalan ben değil miydim?
 
İSTER
Gine süslemiştir dostum bağını,
Sen erittin yüreğimin yağını.
Gönül arzuluyor Hınzır Dağı’nı,
Çıkıp yaylasına yaylamak ister.
 
Dost köyüne uğramadı yolumuz,
Ben gideyim, siz burada kalınız.
Dediler “Sevdiğin yurtta yalınız”
Çıkıp o dağları boylamak ister.
 
Ben seni severim âlem biliyor.
Kimi ağlayup da kimi gülüyor.
Elinde helkesi suya geliyor,
Koyunu sulağa haylamak ister.
 
Gideyim bağına düşmeden gazel,
Ben seni sevmiştim dört sene ezel.
Belki beni kabul ede o güzel,
Şimdi bir arzuhal eylemek ister.
 
Der Habib Karaaslan: İşim zor oldu.
Aşkınla başıma dünya dar oldu,
Beni koymuş başkasına yâr oldu.
Gönül, derdin ona söylemek ister.
 
İLKBAHARDA
 
Bizim dağlar, bin bir çiçek getirir.
Mormenevşe açmasına az kaldı.
Kuşlar yuvasında yavru yetirir,
O civcivler uçmasına az kaldı.
 
Yiğitler payını kötüye vermez,
Çobanların gözü hiç uyku görmez.
Şimden sonra çiftçi yatağa girmez.
Köylü işe kaçmasına az kaldı.
 
Güz gelince bostanları bozulur,
Bugün yaylalarda pek hoş gezilir.
Derimler köklendi, uğlar çözülür
Ev yayladan göçmesine az kaldı.
 
Yiğitler yaylada eşini arar,
Güzeller karşıda saçını tarar.
Yaylanın suları köylüye yarar
Güzel, suyun içmesine az kaldı.
 
Dağlar-taşlar yüzümüze gülüyor,
Garip bülbül yuvasına geliyor.
Koyunları kuzu ile meliyor
Çoban onu seçmesine az kaldı.
 
Pınarın başında çimenler biter,
Ağustosta bizim ekinler yeter.
Sararmış ekinde bıldırcın öter,
Çiftçi ekin biçmesine az kaldı.
 
Çiftçi, çoban gölgelere uzanır,
Sonbaharda yeşil otlar bozarır.
Rüzgâr eser, altun başak kızarır.
Gün ateşin saçmasına az kaldı.
 
Ötüşür sularda ördekler, kazlar
Yayladan geliyor gelinler, kızlar.
Habib Karaaslan’ da eşini gözler,
Yâr yolundan geçmesine az kaldı.
 
HAYAL
Yeşil gözlerini sevdiğim dilber,
Çık bizim yaylada gez melül melül
Taşkuyu’dan Karadağ’a bakarken
Yeşil gözlerini süz melül melül.
 
Hasretinle gurbet elde eririm
Leylü nehar hayalinde yürürüm.
Hissi kablel vuku ile görürüm,
Çatık kaş altında göz melül melül.
 
Bekleridim yol üstünde göçünü
Sen şeneldin Gömürgen’in içini.
Darağıl o güzel kumral saçını
Zülfünü gerdana düz melül melül.
 
Şimdi uzaklaştık, bana ne dersin
Yaz gelince sağıcılık edersin.
Göğkuyu’dan Taşkuyu’ya gidersin,
Peşinde gezelim biz melül melül.
 
Mahrum kaldım kumral saçın teline
Dilber, andelibim gonca gülüne.
Kalemi, kâğıdı al da eline
Derdimi deftere yaz melül melül.
 
Der Habib Karaaslan: Yârini bulsun,
Ağlayan kalbime se inçler dolsun.
Beni unutursan gözün kör olsun!
Yan benim aşkımla gez melülü melül.

KARA MEKTUP
Kömür gözlüm görünmüyor yurdunda,
Hınzırı Dağı’na taşa mı gitti?
Gece-gündüz ağlamağın derdinde
Gözlerinden akan yaşa mı gitti?
 
Kınalım zülfünü gerdana dizer,
Sevda aşıkların bağrını ezer!..
Gelinler çıkmış ta yaylada gezer
Güzeller içinde başa mı gitti?
 
İkimizi bir arada gördüler.
“Bunlar birbirini sevmiş” dediler.
O Topal Ahmet’e nasıl verdiler
Baharı koyup da kışa mı gitti?
 
Gözlerinden kanlı yaşlar dökerek,
Yolun kayıp etmiş, sarpa çekerek
Kaylardan kayalara sekerek,
Keklik avlamaya, kuşa mı gitti?
 
Asker oldum, yâr yanıma gelemez
Benden başka bir kimseyi dilemez.
Topal Ahmet Kıymetini bilmez,
Ben gibi emeği boşa mı gitti?
 
Der Habib Karaaslan: Bitmez sözünde
Bir ataş yanıyor bugün özümde.
Sevdiğimin hayali var gözümde,
Aklım o yârdaki kaşa mı gitti?

İZİNDEN DÖNÜŞ
Günüm tamam olup yola çıkınca
“Gidiyorum dostlar, rahat ol” dedim.
Geri dönüp yaylalara bakınca:
“Ey Gömürgen şen olarak kal” dedim.
 
Keklikoğlu, Sofumahmut yolumuz,
İlkbaharda açılırdı gülümüz.
Gemerek’te müşkül oldu hâlimiz
“Treni beklerim anam bil” dedim.
 
Tren geldi titrer demir ağları
Meyve vermez Karagöl’ün bağları.
Şarkışla’dan seyran ettim dağları
“Gidiyorum Hınzır dağı kal” dedim.
 
Yine coşmuş Kızılırmak bulandı
Hanlı’ya gelince dağı dolandı.
Sivas’ta gurbetten gözüm sulandı
“Gel ağlama, gözyaşını sil” dedim.
 
Ekinler iyidir, rahmet bol olmuş.
Tembel olan, çalışana kul olmuş.
Divrik’te de sarp kayalar yol olmuş
“Tanrı bu devlete yardım kıl” dedim.
 
Çiçek açmış Erzincan’ın ovası
Dağıtılmış koçyiğitler yuvası
Çok güzeldir şu Kemah’ın havası
“Aç kapıyı temiz hava al” dedim.
 
Tercan’ı geçince işim zorluyor
Hava soğuk yüce dağlar karlıyor.
Erzurum’dan minareler parlıyor
“Şimdi uzaklaştı bize yol “ dedim.
 
Sevine sevine izine giden,
Ayrılık değil mi beni mahfeden!
Hasankale sıla oldu yeniden
“Sabah olsun vazifeni al” dedim.
 
Der Habib Karaaslan: sözüm kalmadı.
İzin istemeye yüzüm kalmadı.
Aşın-ekmeğinde gözüm kalmadı
“Bizim erzakımız gayet bol” dedim.
 

 
Facebook beğen
 
 
Siz 144777 ziyaretçiziyaretçimizsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol