GEYİK CENGİ
(Kaynak kişi: Mustafa KARAASLAN)
Bismillahirrahmanırrahıym.
Evvel Allah adın niyaz edelim,
Sonra dönüp sözü beyan edelim.
Hem sâlâvat edelim Peygamber’e,
İki cihan güneşi O Server’e.
Mescidinde bir gün O Nur Server’i,
Namazını kılmıştı O Nur Peygamber’i.
Dönüp oturmuştu ki mihrabına,
Varıp kendi söylerdi ashabına.
Ol Muhammet Mustafa Ay’a benzer yüzü,
Yarın O, Hakk’tan dileseler bizi
Cümle ashabını o anda diler,
Sohbetiyle ol Resulû yâr eyler.
Gördüler ki kim kırk atlı geldiler,
Dahi mescit kapusuna erdiler.
Kâmusu da attan yere indiler,
Muhammet(S.A.)’i “kötü yolda” dediler.
Dediler:—Kim gösterin Muhammet(S.A.)’i ?
O, bizim dinimize “bâtıl” dedi!..
O kimdir putlara “bâtıl” diye,
Bize karşı böyle davâ eyleye?..
Deyin O’na böyle söz söylemesin,
Söyler ise buralarda durmasın!
Faruk eder:— Ya Resul ben varayım,
Kılıcımla kırkın yere vurayım!
Ali eder:— Ya Resul ben varayım,
Zülfikârla kâmusunu kırayım!
Dedi Nebi:Bir kere ben göreyim,
Ne isterler bir kere ben sorayım.
O vakit hükmünen ferman olalar,
Bir mucize görüp İslâm olalar.
Dedi onlara: Nedir dileğiniz,
Gelsin, otursun ileri beyiniz.
Onlar eder:— Biz gelip oturmayız,
Bir dem bile yanınızda durmayız.
Eğer sözün içinde yoksa yalan,
Bize peygamberliğin eyle ayân!..
Ederken bunları gelmedi zora,
Baktı, gördü ol Muhammet Mustafa (S.A.),
Bir geyikçik bağlı anda bir ata,
Yakalamış bir kâfir, onu sata.
Tasma ile bağlı ayağı, başı
Çeşme gibi akıyor gözü yaşı!..
Resul dedi:— Çözün geyik söylesin,
Hakk Resul olduğumu o, size desin.
İşitince bunlar sözü güldüler,
“Biz kandırmak diler bu” dediler.
Almak ister ki, bu hayvanı ala,
Eğer bize ne cazılıklar kıla!..
Resul eder:— Çözün, sözümü tutun;
Eğer kaçarsa yerine beni alın.
İş bu kavle razı olup uçtular,
Geyiğin hep iplerini açtılar.
Allah lütfetti, dil verdi ona,
Hayvanın dediğini diyem sana:
“— Ben dahi kötü bir kulum ya Mustafa(s.a.),
Bir değil, binlerce çektim cefa...
Çin ilinden gelmiş idim bir garip,
Bulmak için kardeşimi arayıp,
Mekke Dağı’na gelip kuzuladım,
İki yavrucuk doğurup, gizledim.
Bir sabah çıkmış idim ki otlayam,
Geri dönüp yavruları doyuram.
İş bu kâfirler beni avladılar,
Ayağımı, boynumu bağladılar!
Kaçamadım, yok idi bende mecâl
Kardeşimin kanı yerde yatar al...
Kardeşim kavminde çok yahşi olur,
Kamûlardan dahi iyi baş olur.
Şimdi siz söyleyin bana sahi,
Neyleyim o iki kuzuyu dahi?..
Dişleri yoktur ki otlayalar,
Yalnız o dağlarda nice kalalar?..
Ey Allah’ın Resul’ü ihsan et bugün,
Yüreğimin derdine derman et bugün.
Söz veririm gider, gelirim geriye,
Ol kefil benim için kâfirlere.
Erişeyim yalnız kalan kuzulara,
Hâlimi haber edeyim onlara!..
Çün işitti Resul böyle sözleri,
Yaş ile doldu mübarek gözleri.
Dedi kâfirlere:— Sözümü tutun,
Geyiği ya bağışlayın, ya satın...
Anda Ebubekr’i kefil kıldılar,
Geyiği serbest edip saldılar.
Geyik çıkıp, düştü, gitti yola
“Vay” ona ki kuzulardan ayrıla!..
Anda Ebubekr’i kefil kıldılar,
Geyiği serbest edip saldılar.
Geyik çıkıp, düştü, gitti yola
“Vay” ona ki kuzulardan ayrıla!..
Kâfirler geyiğin geldiğini gördüler,
Kırkı da o dem Müslüman oldular.
Küfrü koyup ehli İslam oldular,
Mustafa (S.A.S)’e ahbapla şad oldular.
Sonunda cümlesi azad oldular,
Bu duruma cümle hayran kaldılar.
Geyiği ol dem yerine saldılar,
İş bu kıssa burada oldu tamam,
Muhammed (S.A.S.)’in ruhuna yüz bin selam.
|