CİNGANOĞLU HÖSÜYÜN

  

 21 Ekim 2017 Cumartesi  Kayseri Hakimiyet 2000 Gazetesi'nde yayımlanmıştır.
 
CİNGANOĞLU HÖSÜYÜN
(Anlatan: Mustafa KARAASLAN)

Hösüyün adında Adanalı bir cingan  oğlu varmış. Hanımının dırdırından gaçarah Gayseri’de bir ağanın gapısında hizmetçi olmuş.
Hösüyün, zamanla gendisini çoh sevdirmiş.
Ağasının da Hösüyün emsalinde bir gızı varmış. Gel zaman, git zaman gız Hösüyün’e gönlünü gapdırmış. O zamanda ağalar gızlarını, ancah ağaların oğluna verirlermiş.
Hösüyün hayvanlara yem verirken, gız da inekleri sağarmış.  Hösüyün, iki de bir “ah” çeker dururmuş. Gız, bun duruma bayağı marahlanmış. Hösüyün’e sormuş:
— Hösüyün, neden ikide bir “ah” çekiyosun? Neye üzülüyosun?
Hösüyün, bir daha ah çekerek şöyle demiş:
— Ah abıla  ah! Ben ah çekmeyim de kimler çeksin! Babama küstüm de memleketden ayrıldım. Şindi gapınızda bir azabım! Babamla bozuşmasaydım şindi sen, inekleri bizim ahırda sağmış olacahdın…
Gız, Hösüyün’ün bir ağa olup olmadığını öğrenmek istemiş, ona şöyle demiş:
— Hösüyün, memleketde sizin inekleriniz var mı? Siz de zengin misiniz?
— Var abıla. İneksiz ev olur mu!..
Hösüyün, yavaş yavaş ağasının gızının gönlünü gazandığını annamış. Ona şöyle cevap vermiş:
— Başga neleriniz var Hösüyün?
— Abooo!  Neyimiz yoh ki abıla…
— Bizden zengin misiniz Hösüyün? Hele annat bahalım…
— Abıla telden mi diyeyim, dilden mi?
Gız da:
— Ben hem telden annarım, hem de dilden. Sen bildiğin gibi annat… Deyince Hösüyün telden annatmaya başlamış:
 
İyidir bizim hâlımız
Gayatan   datlı dilimiz.
Mencilise[1]   varıncağız,
Üst tarafda yerimiz var.
 
Beş çift öküz, on çift camız,
Sürecek çohtur tarlamız.
Buyurun açıh hanemiz,
Başımıza gorumuz var.
 
Kervanımız dağdan aşar,
Malımızı gören şaşar.
Bekmezimiz saldan daşar,
Gantar çekmez balımız var.
 
İnekler gelir sağılır,
Goyun, guzuya dağılır.
Dağda üveçler  yayılır,
Ucu dönmez sürümüz var.
 
Gırat evde bağlı durur,
Gılıç gında yağlı durur.
Dağda yılhımız yayılır,
Bine yahın dorumuz var.
 
Hösüyün’im der ki nasip,
Boyun, boyuma münasip
Mecidiyeyi dersen kisip[2]
Sandıh sandıh sarımız var.
 
Hösüyün, memleketdeki mal varlığını sayınca ağa gızının ağzı hayretden açıh galmış. Bunun şaha olup olmadığını öğrenmek için Hösüyün’e yeniden sormuş:
— Hösüyün, söylediklerin doğru mu, bu gadar zengin misiniz?
— Abıla bunlar ne ki! Ben daha malımızın yarısını sayamadım. Gapınızda bir azap olduğuma bahma. Dedim ya babam ile atışdım. Evden bu sebepten gaçdım. Bizim de gapımızda bir sürü azaplarımız var…
Hösüyün’in gendilerinden zengin olduğunu öğrenen ağa gızının içi rahatlamış. Artıh Hösüyün ile evlenmelerine bir engel galmamış. Zamanın geldiğini düşünerek Hösüyün’e aşgını söylemiş:
— Hösüyün, ben sana âşıh oldum. İkimiz de ağa çocuğuyuh. Beni babamdan iste, evlenelim…
Hösüyün, bu teklif garşısında şaşırmış. Bir an düşündükden sona şöyle demiş:
— Abıla, babam ile aram şu an iyi değil. Babandan seni benim istemem de doğru olmaz. Başga bir çözüm bulmah gerekir.  Hele biraz düşünelim, bir yolunu buluruh belki…
Ağa gızı buna da hemen bir çözüm yolu önermiş:
— Beni gaçır, birlikde gidelim. Baban ile aran iyi olana gadar bir yerlerde idare ederiz. Ben, babamın evinden bize yetecek gadar yükte hafif, bahada ağır bir şeyler alırım. Bir müddet onunla idare ederiz…
Hösüyün, gızın teklifini gabul edince gaçacahları günü ve saati, buluşma yerlerini gonuşup hazırlıhlara başlamışlar.
Ağa gızı, evden anasının ve babasının altın, mücevher ve gıymatlı eşyalarından alarah torbaya doldurmuş. Giysilerinden de bir bohça yapmış. Hösüyün’e de yeni elbiseler diktirip, hazırlıhlarını tamamlamış.
Bir ahşam, tavladan iyisinden iki at çekerek buluşma yerine gitmiş. Hösüyün’e giymesi için yeni elbise vermiş. Hösüyün, elbiselerini giyerken çoh yavaş davranıyo, dalıp gidiyomuş. Onun yavaş hareket etdiğini, düşünceli olduğunu gören ağa gızı, Hösüyün’ün pişman olduğunu sanarah sormuş:
— Hösüyün, biraz çabuh ol. Gaçtığımız annaşılırsa arhamıza düşerler, yahalayıp ikimizi de öldürürler! Hâlini gören de pişman olduğunu sanır. Ne düşünüp duruyon? Pişman mısın yohsa?..
Hösüyün, gerçeği söylemenin daha doğru olacağı düşüncesiyle her şeyi annatmaya garar vermiş. Ağa gızına şöyle demiş:
— Abıla, ben sana yalan söyledim, öğündüm. Aslında ben bir ağa oğlu değilim. Biz, sizin gadar zengin de değiliz. İşin buraya gadar geleceğini hiç düşünmemişdim. Şindi olduğu gibi her şeyi sana annatayım da sen garar ver, diyerek telden anlatmaya başlamış:

ALDI HÖSÜYÜN:
Ünümüz var ünümüz var,
Ucu dönmez sürümüz var.
Dünden dağermenden geldik,
Bir dağarcıh unumuz var.
 
Gomşulardan allıh sacı,
Duy da buna inan bacı.
Ekmek guru, suvan acı…
Cingân  deller soyumuz var.
 
Anâm garı ekmek yapar,
Bişeni uşahlar gapar.
Yedi, sekiz ağsah-topal
On, on iki körümüz var…
 
Hösüyün’im der ki: Naçar,
Garagünler gelir, geçer.
Cangabadan  başın göçer,
Bir de cartlah garımız  var…
 
“Bir de cartlah garımız var!” sözü ile ağa gızının dünyası başına yıhılmış. “Hösüyün, bu sözü ile evli olduğunu mu anlatmah istiyo!” diye Hösüyün’e sormuş:
— Aman Hösüyün, evli misin yohsa?
Hösüyün, ezile büzüle şöyle söylemiş:
— He abıla evliyim… Buralara o cartlah garının yüzünden gaçıp geldim.
Bütün hayalleri suya düşen gız, atının yönünü baba evine doğru çevirerek Hösüyün’e de şöyle demiş:
— Hösüyün, her şeyine razı olmuşdum. Yalnız o cartlah garına razı olamam. Burada yollarımız ayrılıyo. O at ile elbiseler senin olsun. Böyle bir olayı yaşanmamış sayalım. Sana uğurlar olsun Hösüyün…
Hösüyün, gecenin garanlığında bir hayal gibi gaybolurken, ağa gızı evine dönmüş…
[1] Meclis
 
 


 
Facebook beğen
 
 
Siz 144801 ziyaretçiziyaretçimizsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol