GÜNDEŞLİOĞLU

 http://www.kayserihakimiyet2000.com/gundeslioglu/

GÜNDEŞLİOĞLU
(Kaynak Kişiler: Zeki YILDIRIM, Necati TÜRKÖZ)

Yoz yozunan, saz sözünen. Alatavuh çil horozunan. Âşıh bir meydana girince dinlendirir sazınan.
Emnine, Emine. Çıhdım bahdım, damına. Bir taraf sazlıh-samanlıh. Bir taraf tozluh dumanlıh. Bir tarafta demirciler, demir döver dengine. Bir tarafta boyacılar, boya boyar rengine. Bir tarafta marangozlar masa, iskembe yapar…
Var varadan, sür süreden. Amasya’dan, Zile’den. Dutdum pirenin bağıni . Arhasına vurdum, loğünü . Gitsin oğünü oğünü. Goca garılara gıran girsin! Gelinler ile bazı bazı, gızlarınan gezek ufah ufah…
Bir varmış, bir yohmuş. Allah’ın gulu çohmuş. Çoh söylemesi günah, az söylemesi sevapmış.
Armudu daşlıyah, dibinde gışlıyah. Bismillah deyik başlıyah…
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYM.
Gündeşlioğlu adında zengin bir Türkmen beyi varmış. Gündeşlioğlu’na rüyasında bir derviş, görünerek: “Ey Gündeşlioğlu, başına bir felâket gelecek. Bu felâketin gençliğinde mi, yaşlılığında mı gelmesini istersin?” diye sorarmış.
Gündeşlioğlu aynı rüyayı birgaç kere görünce, hanımı ile gonuşup garar vermesi için dervişten müsaade istemiş.
Garı-goca, uzun uzun gonuşmuşlar. Sonunda gençlikte gelecek felâketin, daha uygun olacağını düşünmüşler. Gündeşlioğlu, rüyasına yeniden giren dervişe şöyle demiş:
— Derviş baba, başımıza gelecek felâketi gençlikte daha rahat garşılarız. Yaşlılığımızda o felakete dayanamayız. Ne gelecekse gençliğimizde gelsin, demiş.
Gündeşlioğlu, dervişi gördüğü son rüyadan gısa bir süre sona tüm mal varlığını yitirmiş. Zengin Türkmen beyi, sefil bir insan olmuş! Hanımını da zengin bir adam gaçırmış. Malından sona eşi de elinden alınan Gündeşlioğlu, deliye dönmüş… Memleketinden ayrılarah uzun süre gurbette dolaşıp durmuş…
Bir gün, saçı sahalına garışmış, üstü başı perişan hâlde bir köye gelmiş. Uğradığı köyde o gün düğün varmış. Düğün yemeği yenirken, Gündeşlioğlu’nun golundan dutan birisi, onu oğlanların sofrasına oturturken “oğlanlar, şu zavallı adam da sizinle beraber yesin,” demiş.
Bu söz, sonadan yohluğa düşen Türkmen beyinin çoh gücüne gitmiş. Gözlerinden yağmur gibi yaşlar dökülürken, aşağıdaki türküyü söylemiş.
Olmaz olasıca şu gidi yohluh!
Dolanıp belime guşah olutur.
Gaçam derim gurtulamam elinden,
İnip ayağıma duşah oluhdur.
Ağgoyuna guzusunu gatardım,
Beğenmeyip enginini satardım.
Göğ keçeli yüsek evler dutardım,
Şindi dutacağım gaşah oluhdur.
Acımdan ölsem de etmem başağı,
Mevla gayırsın da oğul, uşağı
Beğenmezdim gutnu yüzlü döşeği,
Şindi guru yerler döşek oluhtur.
Tülüleri bağlar, camız yağlardım
Ala garlı yaylaları yaylardım.
Böyük beyler ile sohbet eylerdim,
Şindi Gündeşlioğlu, uşah oluhtur.
Gündeşlioğlu, yeniden gurbetlerde gezmeye başlamış.
Bir şehre geldiğinde meydandaki galabalığın arasına garışmış. Meğerse buranın yöneticisini seçmek için “devlet guşu” uçurma töreni varmış. Bırahılan devlet guşu, Gündeşlioğlu’nun başına gonmuş. Bu fakır ve garip adam, şehre yönetici seçilmiş. Yeniden beyliğine gavuşan Gündeşlioğlu, hanımı ile oğlanlarını uzun aramaların sonunda bulmuş. Eşini gaçıran adamı idâm ettirerek öcünü almış.
Felaketten gurtulup yeniden zengin ve bey olan Gündeşlioğlu, bundan sona ömrünün sonuna gadar mutlu bir hayat yaşamış…

 
Facebook beğen
 
 
Siz 145096 ziyaretçiziyaretçimizsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol