Dev Garınlı Biz Burunlu

 
 

 
 
 
 
DEV GARINLI BİZ BURUNLU
(Anlatan: Senem KARAASLAN)  
Bir varmış, bir yohmuş. Allah’ın gulu çohmuş. Çoh söylemesi günah, az söylemesi sevapmış.
Evvel zaman içinde, galbur saman içinde. Bir köyde bir garı-goca yaşarmış. Bunların hiç çocuhları olmazmış. Garı ile goca, çocuhlarının olmayışına çok üzülürler, gece-gündüz gendilerine bir çocuh vermesi için Allah’a dua ederlermiş.
Allah, dualarını gabul etmiş. Gadın, bir oğlan doğurmuş.
Aradan birgaç yıl geçince gadın, bir de gız vermesi için Allah’a gene dua etmiş. Duasınd da: “Allahım, bize bir gız ver de, istersen dev garınlı, biz burunlu olsun,” demiş.
Gene Allah, dualarını gabul etmiş. Gadın, bu sefer de bir gız doğurmuş.
Gurbannar kesmişler, dadahalar vermişler, hayırlar yapmışlar. 
Gızın burnu, biz gibiymiş. Emerken anasının göğsüne batıyomuş. Garnı da bir türlü de doymah bilmiyomuş.
Gızını gendi südü ile doyuramayan anası, ona inek südü içirmeye başlamış. Gız, bir içmede helke helke süt içermiş.
Yıllar geçmiş, çocuhlar büyümüşler. Aile gıza, ekmek ve yemek yetişdiremez olmuş. Evdekiler daha sofraya oturup yemeğe başlamadan gız, bütün yemeği silip süpürüyomuş...
 Gızın sokağa çıhdığı gün, gomşulardan şikâyetler gelmeye başlamış:
—  Gızın oğlumun gulağını ısırdı!
— Gızın tavuğumu yedi!
— Gızın ineğimin sütünü emdi, memesini gopardı!
Ana ve baba, ne yapacahlarını şaşırmışlar.
Anası, bir gün gızını gözetlemiş etmiş.
Gız, evden dışarıya çıhmış. Çöplükte eşelenen tavukların yanına gitmiş. Hemen bir tavuğu dutarah, çatır çatır yemiş…
Gadın, gızın yapdıhlarını ahşam, gocasına annatmış. Garı-goca ne yapacahlarını şaşırmışlar. Sonunda gızlarını bir odaya zencirle bağlamaya garar vermişler. Yiyeceğini ve içeceğini önüne goyarah, buna çare bulmuşlar.
Yıllar böyle sürüp gitmiş…
Gız büyümüş. Büyüdükçe zaptedilemez olmuş. Bir gün zenciri gopararah serbest galmış. Sohahda gördüğü hayvannarı dutup yemeye başlamış.
Ona, artıh kimsenin gücü de yetmiyomuş! Bu hâle dayanamayan gomşular, köyden göçüp gitmişler. Goca köyde aile tek başına galmış...
Köyden herkeş göçüp gidince gız, gendi hayvannarını yemeye başlamış. Hayvannar bitince sıranın gendilerine geleceğinden gorhan ana ve baba, biraz hayvan bıraharah gece köyden gizlice göçmüşler.
Aradan yıllar geçmiş. Ana yüreği dayanamamış. Gızından bir haber almah için, oğlunu bir ata bindirerek köye yollamış.
Gız, uzahdan bir atlının geldiğini görünce yola çıhıp onu garşılamış. At üstündeki edesini[1] bilmiş. Ona sarılarah öpmüş, ağlamış. Atı ağaca bağladıhdan sona bacı-gardaş eve gitmişler. Biraz gonuşup hal-hatır sorduhdan sona gız, atı ahıra bağlamak için bahçeye çıhmış. Atı ahıra götürmüş, bir gıçını[2] yiyerek gardaşının yanına gelmiş. Gelince edesine demiş ki:
— Ede, atının gaç gıçı vardı?
Edesi, başını galdırmadan gülerek şöyle demiş:
— Bacı, beni imtahan mı ediyon? Atların dört gıçı olur.
— Yalan söyleme ede! Şindi ahıra bağlayıp gelirken gördüm de, üç gıçı vardı, demiş.
Edesi, bacısının dudağına dikkatlice bahınca gan lekeleri görmüş. Atının başına gelenleri annamış. Gorhusundan sözünü değiştirmiş:
— He bacı, ben yanılmışım... Sen doğru söylüyosun, atımın üç gıçı vardı, demiş.
Acıcıh daha gonuşmuşlar. Gız, “ata bir su vereyim” diye gene ahıra gitmiş. Oğlan, “bacım atı bitirene gadar nasıl gurtulacağım?” diye çareler düşünürken gız, ahırdan gelip gene şöyle demiş:
— Ede, atının gaç gıçı vardı?
Oğlan biraz zaman gazanmah için bacısına demiş ki:
      Biraz önce sen söyledin ya üç daneydi bacı.
Gız edesine gızarah ona şöyle demiş:
— Yoh ede, sen yannış annadın. Ben üç dane demedim. Suyunu verirken saydım da iki daneydi!
Oğlan, atın iki gıçını da bacısının yediğini annamış. Gorhusundan ona şöyle demiş:
      Tamambacı, ben yannış annamışım. Sen doğru söylüyon. Atımın iki gıçı vardı...
Az daha gonuşduhdan sona gız, atı tımar etmek için gene ahıra gitmiş. Atın bir gıçını daha yiyerek dönmüş. Edesine bir daha sormuş:
— Ede, atının gaç gıçı vardı?
Oğlan, gene zaman gazanmak için atının iki gıçı olduğunu söylemiş. Bacısı, gene gızarah ona şöyle demiş:
— Bilemedin ede! Atının bir gıçı vardı...
Oğlan, gız atı bitirmeden gaçmah için plânlar guruyomuş. Bacısına şöyle demiş:
— He bacı. Sen atın yanından şindi geldin. Sen daha iyi biliyon. Atımın bir gıçı vardı.
Gız, “ata biraz yem vereyim” diye gene ahıra gitmiş. Oğlan, gaçabileceği bir yer ararken bacısı hemen gelmiş. Her gelişinde olduğu gibi gene edesine sormuş:
— Ede, atının gıçı var mıydı?
Oğlan, atın dört gıçını da bacısının yediğini annamış.
— Bacım, atımın hiç gıçı yohdu, demiş.
Bacısı bu söze sevinmiş. Ona şöyle demiş:
— Şindi doğru söyledin ede. Atına yem verirken gördüm de, hiç gıçı yohdu!
Gız, ata su vermek için bir daha ahıra gitmiş.
Sıranın gendisine geleceğini annayan edesi, pencereden atlayarah dışarı gaçmış. Bir urgan alarah bahçedeki büyük gavağa çıhmış.
Odaya gelen bacısı, edesini bulamayınca onu aramaya başlamış. Bahçede dolaşırken, gavahdaki edesinin şavgını havuzun suyunda görmüş. Yuharıya doğru seslenmiş:
— Ede, gavağa niye çıhdın? Sana yiyecek hazırladım, aşağı in de garnını doyur...
Bacısının gendisini yiyeceğinden gorhan oğlan, oradan şöyle demiş:
— Bacı, sana salıncah gurmaya çıhmışdım. Şindi de aşşağıya inemiyom. N’olur bana yardım et!
Bacısı eve doğru goşarken ona şöyle demiş:
— Ede, sen az bekle. Dedemden galma kör paltayı[3] getireyim. Gavağı keser, şimdi seni indiririm!..
Gız eve gidince oğlan, urganın bir ucunu gavağın galın bir dalına sıhıca bağlamış. Bu sırada bacısı elinde palta ile gelmiş. Gız, patla ile gavağı kesmeye başlamış. Goca gavağı kör patla ile deviremeyeceğini annayınca gavahdaki edesine seslenmiş:
— Ede, yanına nasıl çıhacağımı söyle de gelip seni gurtarayım.
Oğlan, bacısının gavağa çıhmah istediğini annayınca ona şöyle demiş:
— Bacı, büyük sekmeni[4] getir gavağa daya. Son basamağına gadar çıh. Ben de buradan sana urganı uzatıp yuharı çekeyim. Sona ikimiz de urgana dutunarah aşağı inek.
Gız, büyük sekmeni getirip ağaca dayamış. Sekmenin en son basamağına çıhınca oğlan, yuharıdan urganın ucunu sallandırarah bacısına uzatmış. Sona da şöyle demiş:
— Bacı, urganın ucunu boynuna sıhıca bağla. Sahın bol ve gevşek olmasın. Yohsa ikimiz de aşağıya düşer ölürük. Tamam olunca bana seslen de seni yuharıya çekeyim...
Gız, urganın ucunu boynuna bağlamış. Oğlan, ona görünmeden gavahdan aşağıya inerek, sekmene guvvetlice bir depik vurmuş. Sekmen ayağının altından devrilince bacısı, ağaçda urgana boynundan asılı galmış. Çırpına çırpına boğularah ölmüş...
Oğlan, ana ve babasının yanına giderek başından geçenleri annatmış.
Gızlarının öldüğünü öğrenen anası ile babası, köylerine geri dönmüşler.
Ana, hatasını annamış. Allah’a töbeler ederek affını dilemiş. Bundan sona tüm dualarında “bize ne verirsen hayırlısını ver,” diye dua edermiş.
 


[1] Ağabeyisini
[2] Bacağını
[3] Balta
[4] Ağaç merdiven



 
Facebook beğen
 
 
Siz 144808 ziyaretçiziyaretçimizsiniz
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol