YEMEDİM AMMA ETMİŞİM…
(Anlatan: Senem KARAASLAN)
Gurt ile tilki arhadaş olmuşlar.
Yazın yayladaki, Türkmenlerin çadırından bir tuluh yağ çalmışlar. Bunu gışın şiddetli soğuh günlerinde yemek için bir yere sahlamışlar.
Yaz geçmiş, güz gelmiş. Havalar soğumuş. Ardından gış gelip çatmış. İki arhadaş bir ine çekilerek, gışı burada geçirmeye garar vermişler.
Tilki, ara sıra inin ağzına gelerek dışarıyı gontrol ediyomuş. Hava durumunu rapor ederek gurda bildiriyomuş.
Tilkinin bu gadar hareketli olmasına bir anlam veremeyen gurt, demiş ki:
— Tilki gardaş seni annamıyom! Çoh hareket ediyosun. Biraz sona acıhırsan, açlığını nasıl yatışdıracahsın? Sabırlı ol, sana acıyom…
Tilki, gurnazlıhlar düşünüp duruyomuş. O da gurda şöyle söylemiş:
— Gurt gardaş, seni üzmemek için söylemedim. İçimde bir sıhıntı var. Beni yiyip bitiriyo! Gördüğüm rüyadan da çoh etkilendim. Her an kötü bir haber alacahmışım gibi geliyo… Beni hareket ettiren bu duygudur. Elimde değil ki, ne yapayım!..
Gurt, tilkiyi şöyle teselli etmeye çalışmış, ona şöyle demiş:
— Tilki gardaş, iyi şeyler düşünmelisin. Neden ahlını kötü düşünceyle meşgul ediyosun ki! Rüyanı hayra yorarsan, hayır çıhar. Haydi, çıh inin önünde biraz dolaş. Belki kötü duygulardan gurtulup ferahlarsın…
Zaten dışarıya çıhmak için mahana arayan tilki, bu teklife çoh sevinmiş:
— Hay ahlınla bin yaşayasın gurt gardaş! Bunu nasıl düşünemedim! Temiz hava çoh iyi gelir. Dışarıda biraz dolaşsam belki açılırım… Diyerek hemen gendini dışarı atmış
Tilki, dışarıya çıhıp inin önünde biraz dolaşdıhdan sona telâşla içeriye girerek gurda şöyle demiş:
— Ben sana dememiş miydim? Gardaşım çoh hastaymış. Günlerce beni aramışlar… Övünmek gibi olmasın, gabilemde beni tohdur olarah bilirler. Ayrıca ahrabalarımda birgaç doğum olayı olmuş. Yeni doğanlara isim vermemi bekliyolarmış. Bana müsaade etsen de ahrabalarımı bir görmeye gitsem. Çoh gısa zamanda gelmeye çalışırım. Haydi, hoşça gal diyereh inden çıharken gurt, onu hayırlı duâlarla uğurlamış.
Tilki, önce ters yöne doğru yürümüş. Bir dereye inince yönünü değiştirip, yağı sahladıkları tarafa gitmiş.
Tuluğun yanına gelince, arhasına baharak gontrol etmiş. Kimsenin gelmediğini annayınca yağı çıhararah biraz yemiş. Tekrar üstünü gapatarah başga bir yoldan ine dönmüş.
Gurt, arhadaşının dönmesine çoh sevinmiş:
— Hoş geldin arhadaşım. Gabilenizde ne var, ne yoh? Gardaşının durumu nasıl? Doğan çocuhların isimlerini ne goydun? Demiş.
Tilki, annatmaya başlamış:
— Gabiledekilerin hepsini göremedim. Her biri ayrı yerlere gitmişler. Yeni doğan yeğenlerimden birini gördüm. Öyle şeker, öyle datlı ki! Çoh sağlıklı bir yavru. Adını da “Başlamacıh” goydum. Ötekilerini görmeye başga zamanda gideceğim… Demiş.
Aradan birgaç gün geçdikden sona tilki yeğenine isim vermek mahanasiyle inden çıhmış. Tuluğu sahladıhları yere giderek, yağı yarısına gadar yedikten sona ine dönmüş. Daha gurt sormadan anlatmaya başlamış:
— Gız gardaşma gittim. Aman bir sevimli yavrusu var! Allah bağışlasın. Adını “Bellemecik” goydum, demiş.
Üçüncü kere ahrabalarını ziyarete giden tilki, tuluğun yağını derisi ile tamamen yedikten sona dönmüş. Gardaşının çocuğuna “Sonlamacıh” adını verdiğini söylemiş. Gurdun yanına yatarah uyumuş.
Gurt, açlıhdan uyuyamıyomuş. Yattığı yerden kalhmış. İnin gapısına gelerek dışarıya bahmış. Geri dönerek tilkiyi uyandırmış:
— Hava güzelmiş tilki gardaş. Kalh da biraz dolaşah. Belki gısmetimize bir şeyler çıhar… Demiş.
Gurt önde, tilki arhada yürümüşler. Tuluğu sahladıhları bölgeye gelince gurt, gülümseyerek tilkiye şöyle demiş:
— Tilki gardaş, biz bu gış günlerini boşu boşuna aç geçirmişik!
Tilki hiçbir şey bilmiyomuş gibi gurda sormuş:
— Benim bilmediğim bir şey mi var gurt gardaş?
Gurt, annatmaya başlamış:
— Hani bir tuluh yağ sahlamıştıh ya… Onu nasıl da unuttuh!..
Tilki, heyecanla devam etmiş:
— Hay ahlınla bin yaşayasın! Valla şu soğuk günlerde bize ilâç gibi gelir ha! Ben o yağı unutmuşdum. Isıcahlara galırsa kohar! Bugün gendimize bir güzel ziyafet çekip, geçen günlerinin acısını çıharalım, demiş.
Gurt önde, tilki arhada tuluğu sahladıhları yere varmışlar. Tuluğun yerini bomboş gören gurt tilkiye sert sert bahmış. Tilki, bir şeyden haberi yohmuş gibi sormuş:
— Aaa! Tuluh yerinde yoh! Burası olduğundan emin misin gurt gardaş? Benim ahlım garıştı da…
Gurt, çoh hiddetlenmiş, tilkiye bağırıp çağırmış:
— Arhadaşlığımıza hile gattın! Yağın yerini senden başga bilen yohdu. Üç kere o şiddetli gış gününde hiçbir şey yemeden nasıl hareketliydin! Sana inanmahla böyük hata ettim. Tilkiliğinden hiç vazgeçmiyosun. Şimdi sana bir ceza vermek gerekiyo, demiş.
Tilki, gurdun tehditleri garşısında bir biri ardına yeminler etmiş. Gurdun biraz yumuşadığını sezince de şöyle demiş:
— Benim yediğime dair bir delil gösteremezsin. Ahrabalarıma gidince belki sen yedin! İkimiz de birbirimizden şüpheleniyoh… Bu böyle olmaz. Kimin yediğini annamah çoh golay. Bunun için Güneş’e garşı yatıp uyuyalım. Kim altına ederse, yağı o yemişdir. Birbirimizi boşuna suçlayıp, dostluğumuzu bozmayalım, demiş.
Bu öneriyi gabul edince bir gayanın duldasına ikindi güneşi sıcağında yatmışlar.
Gurt gendinden emin olduğu için hemen uyhuya geçmiş. Tilki, gorhusundan uyuyamamış. Garnında hareketler başlamış. Yavaşça gurdun yanına yahlaşmış. Onun uyuduğundan iyice emin olduhdan sona, gurdun altına pisleyerek, tekrar gendi yerine yatmış.
Az sona it sesleri duyulmuş. Bu sesi işiten gurt, aniden kalharah tilkiye seslenmiş:
— Kalh tilki gardaş burdan gidek, yahından it sesleri geliyo! Demiş.
Gurt çevreyi gözetlerken, tilki onun altını işaret ederek şöyle demiş:
— Gurt gardaş, altına bir bah hele!
Gurt dönüp yatdığı yere bahmış. Boynunu bükerek tilkiye şöyle söylemiş:
— Vallah ben yemedim… Yemedim amma, etmişim…
|