TAHSİL DE BİRŞEY DEĞİLMİŞ!
Anlatan Musa KARAASLAN
At, gurt bir de tilki her nasılsa arhadaş olmuşlar. Yazın bol bol gezip tozmuşlar. Güz gelip soğuhlar başlayınca gışı geçirmek üzere bir ine yerleşmişler. Bir sabah uyandıhlarında, dışarıda şiddetli bir fırtına varmış. O günü inde geçirmeye garar vermişler. Fırtına birgaç gün devam etmiş.
Yata yata zaman geçmiyomuş. Garınları da iyice acıhmış. Gurnaz tilki, gurdu bir kenara çekerek “birlikte atı yiyek” söylemiş. Gurt tilkiye “Nasıl yiyeceğiz tilki gardaş?” diye sormuş.
Tilki: “Sen benim söylediklerimi onayla yeter. Gerisini ben hallederim,” demiş.
Gurt da gabul edince, tilki ortaya bir lâf atmış:
— Arkadaşlar, tecrübelerime dayanarah söylüyom. Bu fırtına çoh uzun sürecektir. Günlerce mağarada galabiliriz. Hem neşeli zaman geçirmek, hem de açlığımızı unutmah için bir şeyler yapalım. Ahlınıza ilginç şeyler gelmiyo mu? demiş.
Gurt ile atın “hayır” cevaplarını duyduhdan sona tilki şöyle devam etmiş:
— Her birimiz aslımız ve asaletimizle ilgili bir şeyler anlatalım. Böylece birbirimizin soyu hakgında bilgi sahibi oluruz. Ne dersiniz?
Daha önce anlaşdıhları için, gurt hiç düşünmeden tilkinin teklifini gabul etmiş. At, bunun altında bir oyunun olduğunu sezmiş ama o da hiç belli etmemiş.
Anlatma sırasını gurda vermişler. Gurt, gonuşmayaşöyle başlamış:
— Biz, esareti hiç gabul etmeyiz. Bağımsızlığımıza çoh düşkünük. Bunu hiçbir şey ile değişmeyiz. Soyumuz çoh cesur ve çeviktir. Bütün işlerimizi gendimiz görür, kimseye minnetli galmayız. Gendi işimizi gendimiz gördüğümüz için boynumuz galındır. Bu gonuda soyumuzun özelliğini annatan atasözü bile var. Gözümüz çoh keskindir. “garanlıh gecede, gara hergin¹ içinde, gara emlik² guzuyu görürüz.” Cesurluhda bizden üstün hayvan yohdur.
Birimiz, sürüye daldığında bin goyunu tek başına öldürebilir. Çoh gezerik, çoh goşarık. “Erindiğimiz gün, elli dağ aşarıh.” Yorulmak nedir bilmeyiz…
Anlatma sırası tilkiye gelince o da şöyle annatmış:
— Biz tilkiler, tüm hayvanlardan ahıllı ve gurnaz bir soya sahibiz. İnsanlardan bile ahıllıyız. Ahlımız sayesinde hiç açlıh çekmeyiz. İnsanlar, bizim için tavuh besler, bağ ekerler… Onlar çalışır, üretir bizler hazır yeriz.
Derimizin uğur getirdiğine inanan insanlar, sırtlarında kürkümüzün olması için, bizi avlamaya çalışırlar. Yahalarında veya sırtlarında bulunan derimizden dolayı, birbirine üstünlük taslarlar. Gahramanlığımıza gelince, öyle gurt milleti gibi, bin ile yetinmeyiz! Tek bir tilki, birgaç köyün tavuğunu öldürecek güce sahiptir…
Gurt ve tilkinin bir oyun oynamahda olduhlarını baştan sezen at, ikisini dinlerken ne yapacağını tasarlamış. O da asaletini annatmah için sözlerine şöyle başlamış:
— Arhadaşlar, bizim soyumuz insanlara sizlerin soyu gibi uzah değildir. Onlarla birlikte olmahdan da çoh mutluyuz. İnsanlara yarar sağladıhça mutluluğumuz bir gat daha artar. Çalışmalarımızın garşılığı olarah, onlar da bizleri çoh severler. Savaşta insanları zaferlere biz ulaştırırıh. Düğünü olan gız, gocası evine giderken bize biner. İnsanları ve yüklerini biz daşırıh. Bunun garşılığı olarah da insanlar, bizi el üstünde dutarlar…
Tilki, burada atın sözünü keserek şöyle demiş
— Annatdıhlarının hepsini zaten biz biliyoh. Sen gahramanlığınızla ilgili bir şeyler söylesene! Aslınız nereden gelme, asaletiniz nedir?
At, böyle bir sorunun sorulacağını önceden tahmin etmişdi. Gonuşmasını şöyle sürdürmüş:
— Yaşa be tilki gardaş! Neredeyse o gonuyu unutuyodum, iyi ki hatırlattın…
Arhadaşlar, atların asalet ve gahramanlıhları nallarına yazılır, ayahlarına çaharlar. Marah edenler oradan ohuryarah öğrenirler. Hanginiz tahsilli, ohuması guvvetli ise ohusun. Şeceremiz ve gahramanlıhlarımız, sol arha ayağımdaki nalda yazılıdır. Ayağımı galdırayım da ohuyun.
Tilki, gorhusundan ohuma işini gurda havale ederek ona şöyle demiş:
— Gurt gardaş, benim tahsilim yoh. Ohuma-yazmayı beceremem. Sen şuna bir bahıver hele…
Gurt, böbürlenerek yerinden kalhmış, atın arhasına yahlaşmış. Atı ısırmak için uygun pozisyon bulamamış. Atın dikgatini dağıtmah için ata şöyle seslenmiş:
— At gardaş yazılar mı silinmiş, yohsa çoh güçcük mü yazılmış; ben ohuyamıyom. Ayağını biraz daha yahlaştır hele…
At, ayağını biraz daha gererek şöyle demiş:
— Yahlaş gurt gardaş, iyice bah. Nallar çürüyene gadar o yazılar silinmez. Daha da göremiyosan senin gözlerin bozulmuş olmalı…
Gurt, ağzını açıp ısırmah için hamleye geçtiğinde at, sol ayağı ile sert bir depi vurmuş. Gurt yediği depik ile havada uçup, mağaranın duvarına çarparah yere cansız olarah düşmüş. Tilki guyruğunu bacahlarının arasına alıp mağaradan dışarıya gaçarken şöyle söylüyormuş:
— Amanın! Tahsil de bir işe yaramıyomuş arhadaşlar! Tahsil de bir şey değilmiş…
DERLEYEN: Ahmet KARAASLAN